abeşivermek Sarmaşmak, kucaklaşmak: Haydi kardeşim abeşiver.
abiyotik çevre İng. abiotic environment (Yun. a: ..sız, ..siz; bios: hayat) Organizmanın topografi, jeoloji, iklim, inorg
acemileşivermek (nsz) (acemileşi'vermek) Acemi olmamasına karşın acemi gibi davranmak.
acı dil vermek Acı söz söylemek.
active pickup Osm. aktif manyetik Sinyali güçlendirmek amacıyla pille beslenen dâhili önyükseltece sahip, yüksek çıkışlı
açık çevrim İng. open circuit Üreteç ve iletkenlerden oluşan uçları kapanmamış elektrik çevrimi.
açık kahverengi a. 1. Kahverenginin bir veya birkaç ton açığı, sütlü kahve, kestane rengi, kestane dorusu. 2. sf. Bu renkte ol
açık mavi a. 1. Mavinin bir veya birkaç ton açığı. 2. sf. Bu renkte olan: Damalı bir eteklik, kapalı bir yün kazak
açık ve seçik İng. clear and distinct (Descartes'ta) Bir bilginin doğruluğunu belirleyen ölçütler: Konusu bize doğrudan
açık yiv 1. Üst dudakta bıyıkların ortasında, burna doğru uzanan çukurluk. 2. Elbiselerin dikiş yeri.